BAKIŞ AŞISI
Kek yapacaksın mesela. Ama nasıl yapılır bilmiyorsun. Açarsın arama motorunu. Rus usulü istersen Yandex’ten, Amerikan tarzı olsun istersen Google’dan bulursun tarifini. Yaparsın kekini. Peki tadını önceden bilme şansın var mı bu kekin? Ya da mesela o malzemelerle yaptığın kekin bi garantisi var mı? Ne kadar güvenebilirsin? Bilebilir misin önceden ne kadar kabaracağını? Ama çok çok ziyan olacak olan bir kalıp kektir. Almaya değer risk grubunda sınıflandırılabilir bu eylem. Biraz daha ilerletip işi bu tarifle yapılan keklerle ilgili forum sitelerine bakarsın. Orada tadanlar ya da yapanlar tecrübelerini paylaşır. Karar vermişsindir artık ama acaba bu sitedeki yorumcular birbirini tanıyor mu? Kumpasa mı geliyorum? Diye de düşünürsün. Ya da bu adamların damak zevki benimki ile bir midir şüphesi oluşur mutlaka. Ama dediğim gibi almaya değer bir risktir arama motoruyla kek yapmak. Ben de bir keresinde büyük oğlum- ki küçüktü o zaman- ornitorenk denen hayvana kafayı taktığında oyuncağını alayım dedim internetten. Fena da bir para ödemedim. Gelen oyuncak oğlumun küçük parmağı büyüklüğündeydi. İkinci gün kayboldu zaten. Yani sanal alışverişte de bilgide de risk var elbette.
Bizim önemli sıkıntılarımızdan biri nerede dur diyeceğimizi bilmemek. İnternetten kek yaparsın, oyuncak alırsın, kitap eleştirisi, sinema fragmanı… birçok şey yaparsın. Ama internetten sağlık öğrenemezsin. Hele hele uygulama hiç yapamazsın. Aldığın risk canındır. Tıp bir bilimdir evet ama matematik ya da fizik gibi değildir. Çok fazla sayıda bileşenin beraber değerlendirilmesi gereken bir bilimdir. Bilimsel araştırma yöntemi ile ispatlanmamış yöntemlerin denenmesi geri dönüşsüz hasarlara neden olur çoğu zaman.
Şimdi dünyanın dört bir yanında sosyal medya ile örgütlenmiş adamlar çıktı biz aşıya karşıyız diyor. Ne biliyosun aşı hakkında? Neresine karşısın? Boş boş bakıyo. Günde 2 paket sigara içen adam aşı yaptırmıyor çocuğuna zararlı diye. O kadar da rasyonel yani. Kaynak? Kaynak internet. İnternette aşı karşıtı lobi oluşturan 2 buçuk hekim var uluslararası camiada. Biri İngiliz Dr. Wakefield. 12 çocuk üzerinde araştırma yapmış, aşılar otizm yapıyor demiş. Ne hikmetse sonrasında Danimarka, Kanada ve Finlandiya başta olmak üzere 2 buçuk milyondan fazla çocukta yapılan araştırmada aşı yapılan çocuklar ile yapılmayan çocuklar arasında otizm açısından istatistiksel olarak hiçbir fark görülmemiş. Bu Wakefield denen şarlatanın kendi aşısını üretecek firmayı kurduğu, diğer aşılara dava açan bu 12 çocuktan beşinin avukatından da 50 bin sterlin cukkaladığı ortaya çıkmış. Doktor değil artık. Men edildi meslekten. Diğer bir buçuk doktor ise baba-oğul. Kutsal ruh da bilim komitesi kurmuş. Baba doktor, oğlu biyolog. Biyolog olan da doktor sıfatıyla hasta bakmış yıllarca. Kendi komiteleriyle kendi yazılarını onaylayarak bilim dergilerinde yayınlanmasını sağlamışlar. Kurdurduğu paravan komitenin adresini kendi ev adresi olarak beyan edecek zekaya sahip Geier’lerden baba olanın doktorluk ünvanı alındı, oğul olandan bişey alamadılar, zaten doktor değil.
Artık çocuklarımız kızamıktan ölmüyorsa, menenjit olmuyorsa, çocuk felci görmüyorsak, kabakulak denen hastalık unutulmaya yüz tuttuysa bu başarılı aşılamanın bir sonucudur. Ülkemizde kızamık aşı oranının %82’den %98’lere çıkmasının bir sonucudur. Çiçek hastalığı aşı ile yok edilmiştir tüm dünyada. Sırada çocuk felci var.
Aşı konusunu tartışalım mı? Tabi ki tartışalım. Neden yerli aşı üretmiyoruzu tartışalım mesela. Neden yerli ilaç sanayisi can çekişiyor, neden ar-ge yok, neden bilimsel çalışma sayımız az…vs. Ama aşı yaptırıp yaptırmamayı tartışmak, hayatla ölüm arasındaki çizgiyi tartışmaktır.
Şimdi siz etrafındaki herkesin aşılanmış olmasının güvencesiyle, sıfır temel üzerine inşa edilmiş arama motoru bilgisiyle, aşı zararlıdır yargısına varmış şarlatanların sözlerine inanıp el kadar bebeğin hayatıyla oynama riskini mi alacaksınız yoksa bilimsel veriler ışığında mı hareket edeceksiniz? Bırakın bunları doktorlar halletsin. Kek yapmaya devam…Varsın kabarmasın…